Shopping cart

DetayDetay
Ekonomik Görünüm

PARA POLİTİKASI KURULU ŞUBAT AYI TOPLANTI ÖZETİ

E-Posta :3



  • Merkez
    Bankası yayımladığı toplantı özetinde, artan maliyet unsurlarının çekirdek
    enflasyon eğilimindeki iyileşmeyi sınırladığını bildirdi…

Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) 23 Şubat'ta yapılan toplantı
özetini yayımladı. Yayımlanan özette, enerji fiyatlarındaki gelişmeler
enflasyonu olumlu yönde etkilemeye devam ettiği, bununla birlikte, artan
maliyet unsurları çekirdek enflasyon eğilimindeki iyileşmeyi sınırladığı
belirtildi. Mevcut göstergelerin iktisadi faaliyetteki ılımlı büyümenin
sürdüğüne işaret ettiği, önümüzdeki dönemde ücret artışları ve petrol
fiyatlarındaki düşük seyir vasıtasıyla gelir kanalının yurt içi talebi
destekleyeceği düşünüldüğü kaydedildi. Jeopolitik gelişmeler aşağı yönlü risk
oluştursa da Avrupa Birliği ülkelerinin talebindeki artışın ihracat üzerindeki
olumlu etkisi güçlenerek sürdüğü vurgulandı.

TCMB, TL

Enflasyon Gelişmeleri
Özette enflasyon gelişmeleri ile ilgili şu ifadelere yer verildi;
"Ocak ayında tüketici fiyatları yüzde 1,82 oranında artmış ve yıllık
enflasyon 0,77 puan yükselerek yüzde 9,58 olmuştur. Enflasyondaki yükselişte
fiyatı yönetilen-yönlendirilen ürünler ile işlenmemiş gıda grubu öne çıkmıştır.
Fiyatı yönetilen-yönlendirilen bazı ürünlerde Ocak ayı başında yapılan
ayarlamaların toplam etkisi öngörüldüğü gibi 0,7 puan olmuştur. Bu dönemde
temel mal grubu enflasyonu yüksek seyrini korurken hizmet enflasyonu artmıştır.
Bu doğrultuda çekirdek göstergelerin yıllık enflasyonu yükselirken ana eğilimi
temel mal grubu kaynaklı olarak bir miktar iyileşmiştir.

Gıda ve alkolsüz içecekler grubunda yıllık enflasyon 0,82 puanlık artışla yüzde
11,69'a yükselmiştir. Bu yükselişin temel sürükleyicisi taze meyve-sebze
kaynaklı olarak işlenmemiş gıda fiyatları olmuştur. Bu dönemde yıllık
enflasyon, taze meyve-sebze alt grubunda yüzde 20,09'a işlenmemiş gıdada ise
yüzde 15,33'e ulaşmıştır. İşlenmiş gıda yıllık enflasyonu ise son iki ayda
ekmek-tahıl grubu öncülüğünde yukarı yönlü bir seyir izleyerek yüzde 8,41'e
yükselmiştir. Şubat ayına ilişkin öncü göstergeler gıda enflasyonunda düşüşe
işaret etmektedir.

Enerji grubunda fiyatlar Ocak ayında elektrik fiyatları kaynaklı olarak yüzde
0,81 oranında artmış ve yıllık enflasyon yüzde 4,61'e yükselmiştir. Şubat
ayında enerji grubu yıllık enflasyonunun, petrol fiyatlarındaki gelişmelerin ve
baz etkisinin katkısıyla azalacağı tahmin edilmektedir.

Hizmet fiyatları Ocak ayında yüzde 1,34 oranında artmış ve grup yıllık
enflasyonu yüzde 9,16'ya yükselmiştir. Bu dönemde hizmet grubunda yaklaşık son
on yılın en hızlı aylık fiyat artışı gözlenirken yüksek artışların alt kalemler
geneline yayıldığı gözlenmiştir. 2015 yılının son çeyreğinde et fiyatlarında
gözlenen ılımlı seyir ile kademeli olarak yavaşlayan lokanta-otel grubunda
fiyat artışları Ocak ayında yeniden hızlanmıştır. Ücret gelişmeleri ile gıda
enflasyonundaki yüksek seyrin yanı sıra döviz kuru kaynaklı birikimli maliyet
etkileri hizmet enflasyonundaki düşüşü geciktirmektedir.

Temel mal grubu yıllık enflasyonu Ocak ayında 0,12 puanlık düşüşle yüzde 10,10
olmuştur. Bu dönemde yıllık enflasyon dayanıklı tüketim malları grubunda
azalırken diğer alt gruplarda artışını sürdürmüştür. Giyim ve dayanıklı dışı
temel mal fiyatlarında döviz kuru etkileri hafifleyerek de olsa sürerken giyim
fiyatlarındaki düşüş mevsim ortalamalarının altında gerçekleşmiştir. Diğer
taraftan mevsimsellikten arındırılmış göstergeler, Ocak ayında temel mal
enflasyonunun ana eğiliminde iyileşmeye işaret etmektedir.
Özetle, enerji fiyatlarındaki gelişmeler enflasyonu olumlu yönde etkilemeye
devam etmektedir. Bununla birlikte, artan maliyet unsurları çekirdek enflasyon
eğilimindeki iyileşmeyi sınırlamaktadır".

Enflasyonu Etkileyen Unsurlar
Para Politikası Kurulu (PPK) Toplantı özetinde enflasyonu etkileyen
unsurlarla ilgili olarak, "Sanayi üretimi Aralık ayında bir önceki aya
göre artış göstermiştir. Dönemlik bazda değerlendirildiğinde, üretim 2015 yılı
son çeyreğinde bir önceki çeyrek ortalamasının üzerinde gerçekleşmiştir. Ocak
ayında PMI genel ve üretim göstergeleri durağan seviyenin üzerinde kalmakla
birlikte gerilemiştir. Bu dönemde İYA son üç ay sipariş göstergelerinden iç
piyasa siparişleri bir önceki çeyrek ortalamasının üzerinde gerçekleşirken
ihracat siparişleri göreli olarak daha zayıf bir seyir izlemiştir. Bu
göstergeler ihracat ve ithalat verileriyle birlikte değerlendirildiğinde Ocak
ayında sanayi üretim artış hızının bir miktar yavaşlayacağı tahmin
edilmektedir.
Harcama tarafına ilişkin veriler, 2015 yılının son çeyreğinde özel kesim
talebinin üçüncü çeyreğe kıyasla daha ılımlı bir seyir izlediğine işaret
etmektedir. Bu dönemde tüketim malları üretimi ve ithalatı geçtiğimiz çeyrek
ortalamasına göre sınırlı da olsa gerilemiştir. Yatırımlara ilişkin
göstergelerden sermaye malları üretiminde son çeyrekte sınırlı bir artış,
ithalatında ise gerileme gözlenmektedir. İnşaat yatırımlarına ilişkin gösterge
niteliğinde olan metalik olmayan mineral maddeler üretimi ve ağır ticari araç
satışları ise artış göstermiştir. 2016 yılı ilk çeyreğine ilişkin
göstergelerden otomobil satışlarında Ocak ayında son dönemdeki azalış eğilimi
devam ederken, beyaz eşya satışları artmıştır. Ocak ve Şubat aylarında tüketici
güven endeksleri bir miktar gerilemekle birlikte Ekim ayı seviyesinin
üzerindedir. Yatırım eğilimine dair veriler ise ılımlı büyüme sinyali
vermektedir. Bu çerçevede, özel kesim talebinin 2016 yılının ilk çeyreğinde
ılımlı bir artış kaydedeceği öngörülmektedir.

Dış ticaret hadlerindeki olumlu gelişmeler ve tüketici kredilerinin ılımlı
seyri cari dengedeki iyileşmeyi desteklemektedir. Artan jeopolitik risklere
karşın Avrupa Birliği ülkelerinin talebindeki artışın ihracat üzerindeki olumlu
etkisi güçlenerek sürmektedir. İhracatımızda önemli bir paya sahip olan Avrupa
ekonomisinde görülen toparlanma eğilimi Ocak ayında da devam etmiştir. Buna ek
olarak ihracatımızın pazar değiştirme esnekliğinin de yüksek olması ihracatı
desteklemektedir. Bu çerçevede Avrupa Birliği ülkelerindeki talep artışının
devamı, emtia fiyatlarındaki düşük seyir ve süregelen makroihtiyati politika
tedbirleri çerçevesinde 2016 yılında cari işlemler dengesindeki iyileşmenin
devam etmesi beklenmektedir. Jeopolitik gelişmelere bağlı olarak turizm
gelirlerinde yaşanabilecek olası azalışlar bu iyileşme eğilimini
sınırlandırabilecek bir risk faktörü olarak değerlendirilmektedir.

2015 yılı Kasım döneminde işsizlik oranları Ekim dönemine göre gerilemiştir. Bu
dönemde tarım dışı sektörlerde istihdam artışı işgücü artışının üzerinde
gerçekleşmiştir. Alt sektörler itibarıyla incelendiğinde, tarım dışı istihdam
artışına en yüksek katkının hizmetler sektöründen geldiği görülmektedir. Sanayi
istihdamında oldukça sınırlı bir gerileme gözlenirken inşaat istihdamı
artmıştır. Sanayi üretimi ve anket göstergeleri önümüzdeki dönemde sanayi
istihdamında ilave bir canlanmaya işaret etmemektedir. Metalik olmayan mineral
maddeler üretimi inşaat istihdamındaki ılımlı artışla tutarlıdır. Hizmetler
sektöründe ise alt sektörlerdeki istihdam verileri dalgalı bir seyir izlemeye
devam etmektedir. İşgücü piyasasına ilişkin öncü göstergeler önümüzdeki dönemde
işsizlik oranlarının yatay bir aralıkta hareket edeceğine işaret etmektedir.
Özetle, mevcut göstergeler iktisadi faaliyetteki ılımlı büyümenin sürdüğüne
işaret etmektedir. Önümüzdeki dönemde ücret artışları ve petrol fiyatlarındaki
düşük seyir vasıtasıyla gelir kanalının yurt içi talebi destekleyeceği
düşünülmektedir. Jeopolitik gelişmeler aşağı yönlü risk oluştursa da Avrupa
Birliği ülkelerinin talebindeki artışın ihracat üzerindeki olumlu etkisi
güçlenerek sürmektedir" denildi.

Para Politikası Ve Riskler
Özette Para Politikası ve Risklerle ilgili olarak ise "Enerji
fiyatlarındaki gelişmeler enflasyonu olumlu yönde etkilemeye devam etmekle
birlikte, artan maliyet unsurları çekirdek enflasyon eğilimindeki iyileşmeyi
sınırlamaktadır. Gıda fiyatlarında ise temelde işlenmemiş gıda grubu kaynaklı
olmak üzere oynaklık devam etmektedir. Öncü göstergeler kısa vadede işlenmemiş
gıda fiyatlarında aşağı yönlü bir düzeltme gözlenebileceğine işaret etmektedir.
Ayrıca, birikimli döviz kuru hareketlerinin gecikmeli etkilerinin hafiflemesi
önümüzdeki aylarda enflasyondaki düşüş sürecini destekleyebilecektir. Kurul, bu
değerlendirmeler çerçevesinde Şubat ayından itibaren enflasyonda düşüş
sürecinin yeniden başlayacağı değerlendirmesinde bulunmuştur. Bununla birlikte,
gerek ücretlerdeki gerekse enflasyon beklentilerindeki gelişmeler çekirdek
enflasyon görünümü üzerinde yukarı yönlü risk oluşturmaktadır. Bu doğrultuda,
çekirdek enflasyon göstergelerinin bir süre daha yüksek seviyelerini koruması
beklenmektedir. Hedefin üzerinde seyreden enflasyonun beklentiler üzerindeki
etkisi ve ücret artışlarındaki ivmelenme ekonomi genelinde fiyatlama
davranışlarının yakından takip edilmesini gerektirmektedir. Dolayısıyla,
enflasyonda kısa vadede beklenen düşüş sürecinin kalıcı olması için para
politikasındaki mevcut sıkı duruşun sürdürülmesi gerektiği ifade edilmiştir. Bu
çerçevede Kurul, ücret gelişmelerinin ve küresel piyasalardaki belirsizliklerin
enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları üzerindeki etkileri ile enerji
ve işlenmemiş gıda fiyatlarındaki oynaklıkları dikkate alarak, gerekli görülen
süre boyunca likidite politikasındaki sıkı duruşun korunacağını ifade etmiştir.
Önümüzdeki dönemde para politikası kararları enflasyon görünümüne bağlı
olacaktır. Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu
etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeler dikkate alınarak para politikasındaki
sıkı duruş sürdürülecektir.

Sıkı para politikası duruşunun ve alınan makroihtiyati önlemlerin etkisiyle
kredilerin yıllık büyüme hızları makul düzeylerde seyretmektedir. Yakın dönem
verileri kredilerin ana eğilimde önemli bir değişime işaret etmemektedir. Risk
ağırlıklarına dair düzenlemelerin ve asgari ücret ayarlamalarının önümüzdeki
dönemde kredi arzı ve hanehalkı geliri kanallarıyla kredi büyümesini
destekleyebileceği değerlendirilmektedir. Bununla birlikte, finansal koşullarda
devam eden sıkılık sebebiyle yıllık kredi büyüme hızlarındaki makul düzeylerin
korunacağı öngörülmektedir. Kredilerin bileşimine bakıldığında, ticari
kredilerin tüketici kredilerine kıyasla daha yüksek bir oranda büyümeye devam
ettiği görülmektedir. Bu bileşim, bir yandan orta vadeli enflasyon baskılarını
sınırlarken diğer yandan cari açıktaki düzelmeyi desteklemektedir.
Öncü veriler 2015 yılının ikinci yarısından itibaren iç talebin bir miktar
yavaşladığını ancak büyümeye ılımlı katkı vermeye devam ettiğine işaret
etmektedir. Süregelen küresel oynaklığın finansal koşullar üzerindeki
sıkılaştırıcı etkisi iç talep artışını sınırlarken enerji fiyatları ve ücret
gelişmeleri gelir kanalından iç talebi desteklemektedir. Dış talebe
bakıldığında, jeopolitik gelişmeler aşağı yönlü risk oluştursa da Avrupa
ekonomisinde görülen toparlanma eğilimi ve ihracatımızın pazar değiştirme
esnekliği bu riski sınırlamaktadır. Nitekim son dönemlerde Avrupa Birliği
ülkelerinin talebindeki artışın ihracat üzerindeki olumlu etkisinin artarak
sürdüğü gözlenmektedir. Ayrıca, emtia fiyatlarındaki birikimli düşüşün dış
ticaret hadleri üzerindeki olumlu etkisi ve tüketici kredilerindeki yavaş seyir
cari dengedeki iyileşmeyi desteklemektedir. Bütün bu değerlendirmeler
doğrultusunda, önümüzdeki dönemde iktisadi faaliyetin ılımlı artış eğilimini
koruyacağı ve cari işlemler açığındaki daralmanın devam edeceği
öngörülmektedir.
Kurul, 2015 yılının Ağustos ayında yayımlanan yol haritasında belirtilen
politika araçlarının etkili bir şekilde kullanılmasının ekonomimizin küresel
şoklara karşı dayanıklılığını artırmakta olduğunu değerlendirmektedir. Cari
dengedeki iyiles¸me ve enerji fiyatlarındaki düs¸üs¸ün etkisiyle döviz
talebinin kademeli olarak azalması bu süreci desteklemektedir. Döviz likiditesi
arac¸ları da Türk lirasının degˆerini dengeleyici yönde kullanılmaya devam
edilmektedir. Bu doğrultuda, esnek döviz satım ihaleleri yoluyla gerekli
görülen tutarlarda döviz likiditesi sağlanmaktadır.

Bununla birlikte, küresel para politikalarına dair belirsizlikler ve büyümeye
dair endişeler nedeniyle küresel piyasalardaki oynaklık sürmektedir. Gelişmekte
olan ülkelere yönelik portföy hareketleri ile bu ülkelerin risk primleri
dalgalı bir seyir izlerken kur oynaklıkları da yüksek seviyelerini
korumaktadır. Önümüzdeki dönemde küresel ve yurt içi oynaklıklar yakından takip
edilerek döviz ve Türk lirası piyasalarında gerekli önlemler alınmaya devam
edilecektir. Oynaklığın artarak sürmesi halinde, sıkı likidite politikası
korunurken yabancı para cinsinden kıymetlere dayalı fonlama koşullarının gözden
geçirilmesi suretiyle Tu¨rk lirasının degˆerini destekleyici yo¨nde adımlar
atılabilecektir.

Bu çerçevede Kurul, politika duruşunun enflasyon go¨ru¨nu¨mu¨ne karşı sıkı,
döviz likiditesinde dengeleyici ve finansal istikrarı destekleyici niteliğinin
korunacağını ifade etmiştir.

Kurul, geniş faiz koridorunun küresel oynaklığın yüksek olduğu dönemlerde döviz
kuru oynaklıklarının düşürülmesine katkı yapan önemli bir araç olarak
kullanıldığını belirtmiştir. Küresel oynaklıklarda kalıcı bir düşüş yaşanması
halinde bu araca duyulan ihtiyacın azalabileceği değerlendirilmektedir. Ağustos
ayında yayımlanan yol haritasında belirtilen politika araçlarının etkili bir
şekilde kullanılmaya başlanması da geniş bir faiz koridoruna duyulan ihtiyacı
azaltabilecektir. Gerek döviz kurlarında gerekse kredilerde gözlenen aşırı
oynaklıkların bu yeni araçların devreye alınması ve etkili bir biçimde
kullanılması sayesinde azaldığı gözlenmektedir. Kurul, küresel oynaklıklarda
kalıcı bir düşüş yaşanması veya Ağustos ayında yayımlanan yol haritasında
belirtilen politika araçlarının küresel oynaklığın Türkiye ekonomisi üzerindeki
etkilerini kalıcı olarak azaltması halinde para politikasının daha dar ve
standart bir faiz koridoru içeresinde uygulanabileceği değerlendirmesini
sürdürmektedir.

Maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmeler enflasyon
görünümüne etkileri bakımından yakından takip edilmektedir. Para politikası
duruşu oluşturulurken, mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen
fiyatlarda öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceği varsayılmaktadır. Maliye
politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta
vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası
duruşunun da güncellenmesi söz konusu olabilecektir.

Son yıllarda mali disiplinin sürdürülmesi Türkiye ekonomisinin olumsuz dış
şoklara karşı duyarlılığını azaltan temel unsurlardan biri olmuştur. Küresel
belirsizliklerin yüksek olduğu mevcut konjonktürde bu kazanımların korunarak
daha da ileriye götürülmesi önem taşımaktadır. Mali disiplini kalıcı hale
getirecek ve tasarruf açığını azaltacak her türlü tedbir makroekonomik
istikrarı destekleyecek ve uzun vadeli kamu borçlanma faizlerinin düşük
düzeylerde seyretmesini sağlayarak toplumsal refaha olumlu katkıda
bulunacaktır" ifadelerine yer veridi.

DETAY HABER
01.03.2016

Bir yorum bırakın

E-posta adresiniz yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir.

İlgili İçerikler